Genel Sekreteri Yayan, çelik sektörünün küresel tedarik zincirinde özel bir konuma sahip olduğunu
Türkiye Çelik Üreticileri Derneği (TÇÜD) Genel Sekreteri Veysel Yayan, Türk çelik sektörünün küresel tedarik zincirinde özel bir konuma sahip olduğunu belirterek, “Türkiye, 2024’te 36,9 milyon ton ile dünyanın en büyük 8’inci çelik üretici konumunda iken, 2025’in 8 ayı itibarıyla daha önceden olduğu gibi 7’nci sıraya ve Avrupa’nın en büyük çelik üreticisi konumuna yükseldi.” dedi.
İnşaat, otomotiv, enerji ve makine sanayisinin temel ham maddesi olan çelik, küresel ekonominin vazgeçilmez unsurlarından biri olmaya devam ediyor.
Dayanıklılığı, geri dönüştürülebilirliği ve geniş kullanım alanıyla öne çıkan çelik, dünya genelinde sanayi üretiminin en kritik yapı taşları arasında yer alıyor.
Çelik üretimi yalnızca sanayileşmenin göstergesi değil, aynı zamanda ülkelerin ekonomik gücünü belirleyen stratejik bir unsur oluyor. Yenilenebilir enerji yatırımlarından altyapı projelerine kadar pek çok alanda kritik rol oynayan çelik, sürdürülebilir büyümenin de temel taşı olarak öne çıkıyor.

AA muhabirinin Dünya Çelik Birliğinden derlediği verilere göre, Çin, 2024’te 1 milyar ton ham çelik üretirken, bu dünyadaki diğer tüm ülkelerin toplam üretiminden daha fazla durumda bulunuyor.
1 milyar ton üretimle ilk sırada yer alan Çin’in ardından ikinci sırada 149 milyon ton üretim ile Hindistan ve üçüncü sırada 84 milyon ton üretim ile Japonya yer alıyor.
ABD 79,5 milyon tonluk üretimle dördüncü, Rusya 71 milyon ton üretim ile beşinci, Güney Kore 63,6 milyon ton üretimle altıncı sırada bulunurken, bu ülkeleri 37,2 milyon ton üretimle Almanya, 36,9 milyon ton üretim ile Türkiye, 33,8 milyon ton üretim ile Brezilya ve 31,4 milyon ton üretimle İran takip ederek en çok çelik üreten ilk 10 ülke arasında yer aldı.
Verilere göre, ilk 10 ülke, küresel çelik üretiminin yaklaşık yüzde 85’ini gerçekleştiriyor. Ancak Çin’in tek başına yüzde 53’lük bir paya sahip olması, dünya çelik arzını Çin’in ekonomik dalgalanmalarına karşı oldukça hassas hale getiriyor.
“Türk çelik sektörü geniş bir coğrafyaya ihracat yapıyor”
Konuya ilişkin, AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Türkiye Çelik Üreticileri Derneği Genel Sekreteri Veysel Yayan, Türk çelik sektörünün Avrupa’dan Amerika’ya, Orta Doğu’dan Afrika’ya uzanan geniş bir coğrafyaya ihracat yaptığını söyledi.
Yayan, sektörün 180’in üzerinde ülkeye çelik ihraç ederek küresel tedarik zincirinde özel bir konuma sahip olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:
“Türkiye, 2024’te 36,9 milyon ton ile dünyanın en büyük 8’inci çelik üreticisi konumunda iken, 2025’in 8 ayı itibarıyla daha önceden olduğu gibi 7’nci sıraya ve Avrupa’nın en büyük çelik üreticisi konumuna yükseldi. Zorlu koşullara hızla uyum sağlayabilen, esnek ve dirençli üretim yapısı, ürün kalitesi, erken teslim şartları, sektörümüzü diğer ülke çelik sektörlerinden olumlu yönde ayrıştırmakta. Ayrıca sektörümüz, gerek ekonomik dalgalanmalarda gerekse küresel kriz dönemlerinde üretim faaliyetlerini kesintiye uğratmadan sürdürebilmesiyle öne çıkmıştır.”
Kovid-19 salgını sürecinde dünya genelinde birçok ülkenin üretim tesislerini geçici olarak durdurmak zorunda kaldığını anımsatan Yayan, Türk çelik sektörünün üretimini sürdürdüğünü vurguladı.
Yayan, bu güçlü yapıya rağmen, Çin’in küresel çelik üretiminin yarısından fazlasını oluşturmasının yalnızca Türkiye’yi değil, diğer tüm ülkelerdeki çelik sektörlerini küresel dalgalanmalara açık hale getirdiğini belirterek, “Özellikle tüketimdeki dalgalanmalar karşısında dünyanın en büyük çelik üreticisi Çin ve Uzak Doğu ülkelerinin iç tüketimlerinin gerilemesiyle birlikte ihtiyaç fazlası üretimlerini, uluslararası piyasalara yönlendirilmeye çalışılmaları, dünya çelik sektöründe büyük tahribata yol açtı. Çin’de yüzde 1’lik bir tüketim düşüşü, dünya piyasalarına 10 milyon tonluk ihracat anlamına gelmekte. Yaklaşmakta olan yeni kapasitelerle birlikte, diğer Uzak Doğu ülkelerinde benzer bir süreci tetikleyebilecek bir çelik üretim-tüketim yapısının oluşacağı değerlendirilmekte.” diye konuştu.
“Korumacılık önlemleri sektörün rekabet gücü karşısında diğer bir sorun olarak ön plana çıkıyor”
TÇÜD Genel Sekreteri Yayan, korumacılık önlemlerinin sektörün rekabet gücü karşısında diğer bir sorun olarak ön plana çıktığını dile getirdi.
Yayan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Özellikle ABD’nin yüzde 50 vergisinden sonra en son AB Komisyonu’nun çelik ürünleri kotalarının yüzde 47 azaltılması yönündeki hazırlık çalışması, Meksika, Kanada gibi ülkelerin de benzer önlemler almayı planlaması, dünya çelik piyasalarının büyük bir kısmının dış tedarike kapalı hale geleceğini göstermektedir. Bu durum, söz konusu ülkelere ihracat yapamayan, büyük ölçekli kapasitelere sahip, başta Çin olmak üzere, Uzak Doğu ülkeleri ve Rusya’nın, Türkiye piyasasına yönelmelerini kaçınılmaz hale getirmektedir.”
Söz konusu gelişmelerin Türkiye’nin en büyük ihracat pazarı olan AB’ye yönelik satışlarında da kayıplara yol açma riski taşıdığına işaret eden Yayan, üreticilerin kapasite kullanım oranlarının ve karlılık seviyelerinin olumsuz yönde etkilendiğini kaydetti.
Yayan, özellikle uzun vadede, bu tür tedbirlerin devam etmesinin, sektörün yatırım iştahını zayıflatma ve yeni kapasite artırımı planlarını erteleme riski oluşturduğunu ifade ederek, “Türk çelik sektörü, tüm zorluklara rağmen rekabet gücünü korumak ve alternatif pazarları göz önünde bulundurarak, pazar çeşitliliğini artırmak amacıyla, yeni stratejiler geliştirmekte, yüksek katma değerli üretime yönelmekte, yeşil dönüşüm yatırımlarına odaklanarak küresel pazardaki yerini pekiştirmeye gayret gösteriyor.” dedi.
“Güçlü bir çelik sanayisi ulusal güvenliğin, stratejik bağımsızlığın ve sürdürülebilir kalkınmanın da teminatı”
Veysel Yayan, güçlü bir çelik sanayisine sahip olmanın yalnızca ekonomik büyümeyi desteklemekle kalmadığını aynı zamanda ulusal güvenliğin, stratejik bağımsızlığın ve sürdürülebilir kalkınmanın da teminatı olarak görüldüğünü söyledi.
Yayan, çelik üretiminde dışa bağımlı hale gelmenin, kritik sektörlerde tedarik risklerini artırdığını ve ülkenin karar alma süreçlerini dış faktörlere duyarlı hale getirdiğini belirtti.
Türk çelik sektörünün son yıllarda hem iç piyasadaki talep artışını karşılamak hem de ihracat potansiyelini güçlendirmek amacıyla üretim kapasitesini artırmaya yönelik yeşil dönüşüme uyumlu, kapsamlı yatırımlar gerçekleştirdiğini anlatan Yayan, şunları söyledi:
“Bu süreçte temel hedef, yüksek kaliteli, rekabetçi ve sürdürülebilir üretim altyapısının daha da geliştirilmesidir. Diğer taraftan, yüksek katma değerli ürünlere odaklanan kapasite geliştirme projeleri de dikkat çekmekte. Özellikle otomotiv, savunma, enerji ve gemi inşa sanayilerinde kullanılan özel nitelikli çeliklerin üretimine yönelik yatırımlar hız kazanmakta. Bu yatırımlar, Türkiye’nin sadece üretim miktarını değil, ürün çeşitliliğini ve uluslararası rekabet gücünü de artırıyor. Türk çelik sektörünün mevcut durumda iç tüketimi karşılayacak kapasitesi bulunmakla birlikte, kapasite kullanım oranı yüzde 63 gibi düşük sayılabilecek bir seviyede seyrediyor. Türkiye’de ithal girdinin toplam tüketim içerisindeki payı ise, AB’nin çok ciddi rahatsızlık duyduğu yüzde 20’li oranların, 2,5 misli, yüzde 48 civarında bulunmaktadır.”
Yayan, Türkiye’de tüketim içerisinde ithal girdilerin payının da Avrupa’da öngörülen makul seviyelere indirilmesi gerektiğini aktararak, sektörün kapasite artışı yönündeki çalışmalarının desteklenmesini teminen, yerli üretimi destekleyici teşvik mekanizmalarının uygulamaya aktarılması, enerji maliyetlerinin dengelenmesi ve çevre yatırımlarına yönelik finansman kolaylıklarının sağlanması gerektiğini sözlerine ekledi.