Net sıfır emisyona ulaşmak için temiz enerji yatırımlarının 2050’de yaklaşık üç kat artarak yıllık 4 trilyon dolara ulaşması gerekiyor.
Küresel enerji krizinin daha temiz bir gelecek için tarihi bir dönüm noktası olduğu ve ülkelerin krize karşı cevap olarak temiz enerji yatırımlarını bugünkü seviyelerine göre 2030’a kadar yüzde 50 artırarak yıllık 2 trilyon doların üzerine çıkaracağı öngörülüyor.
Uluslararası Enerji Ajansının (IEA) Dünya Enerji Görünümü 2022 (WEO) raporuna göre, Rusya’nın Ukrayna’da başlattığı savaşla derinleşen küresel enerji krizi, kapsamlı ve uzun soluklu değişikliklere yol açıyor.
Küresel enerji krizinin yarattığı en büyük sarsıntılar doğal gaz, kömür ve elektrik piyasalarında hissedilirken, jeopolitik ve ekonomik kaygıların sürmesiyle enerji piyasaları kırılgan kalmaya devam ediyor.
WEO’da dünya çapında açıklanmış politikalara dayanan senaryoda, ülkelerin enerji krizine karşı aldığı önlemler temiz enerji yatırımlarının 2030’a kadar yüzde 50’den fazla artışla yıllık 2 trilyon doların üzerine çıkacağı öngörülüyor. Bu senaryoda, temiz enerji yatırımlarıyla piyasalar yeniden dengelenirken, nükleer enerjinin desteğiyle kömür talebindeki artışın geçici olması bekleniyor.
Temiz enerji yatırımlarının sonucu olarak 2025’te küresel emisyonların en yüksek noktasına ulaşacağı ve uluslararası enerji piyasalarının bu dönemde derin bir dönüşüm geçireceği öngörülüyor.
Bugünkü politikalarla ilk kez fosil yakıtlara talep pik yapacak, kömür kullanımı birkaç yıl içinde düşüşe geçecek, gaz talebi ise 2030 itibarıyla pilato seviyesine ulaşacak. Petrol talebinin ise elektrikli araç satışlarındaki artışla 2030’ların sonunda pilato seviyesine gelmesi bekleniyor. Böylece, fosil yakıt talebinin 2020’lerin ortasından 2050’ye kadar sürekli bir şekilde düşüş göstereceği öngörülüyor.
Buna rağmen mevcut politikalar senaryosunda fosil yakıtların küresel enerji portföyündeki payı şu anki yüzde 80 seviyesinden 2050’de yüzde 60’a iniyor. Küresel karbondioksit emisyonları ulaştığı 37 milyar ton seviyesinden 2050’de 32 milyar tona geriliyor.
Karbondioksit emisyonlarının bu seviyesi küresel sıcaklık artışının 2100’e kadar 2,5 dereceyi bulmasına yol açarken, bu artış, iklim değişikliğinin en yıkıcı etkilerinden kaçınmak için belirlenen hedeflere göre oldukça yüksek seviyede bulunuyor.
Temiz enerjide 4 trilyon dolar yatırım gerekli
Güneş, rüzgar, elektrikli araçlar ve batarya teknolojilerindeki bugünkü büyüme oranları aynı şekilde devam ettirilirse açıklanan politikalara dayalı senaryoya göre daha hızlı bir dönüşüm sağlanıyor.
Mevcut politikalar senaryosunda temiz enerji yatırımları 2030’da yıllık 2 trilyon doların üzerine çıkmasına rağmen “2050 Net Sıfır Emisyon” senaryosunda bu yatırımların söz konusu dönemde yıllık 4 trilyon dolara ulaşmasına ihtiyaç duyuluyor. Bu da yatırımların bugünkü seviyelerine göre yaklaşık üç kat artması anlamına geliyor.
“Rusya’nın fosil yakıt ihracatı eski seviyesine dönemeyecek”
Dünyanın en büyük fosil yakıt ihracatçısı olan Rusya’nın Ukrayna’da başlattığı savaş sonrasında ülkenin fosil yakıt ihracatının 2021’deki seviyesine bir daha dönemeyeceği öngörülüyor.
Rusya’nın uluslararası enerji ticaretinde 2021’de yüzde 20 olan payının mevcut politikalar senaryosunda 2030’da yüzde 13’e düşmesi, ABD ve Orta Doğu’nun payının ise artması bekleniyor.
Doğal gaz tedarikindeki sıkışıklık nedeniyle kuzey yarımkürede bu kışın zor bir dönem olabileceği, 2023-2024 kışının ise çok daha zor geçebileceği öngörülüyor.
Öte yandan, uzun vadede Rusya’ya bağımlılığı azaltma çabaları kapsamında doğal gaz talebinde düşüş sağlanıyor. Küresel gaz talebindeki artış 2021-2030 döneminde yüzde 5’in altında kalıyor ve 2050’ye doğru yatay seyrediyor.
“Enerji dünyası gözlerimizin önünde dramatik değişimden geçiyor”
IEA Başkanı Fatih Birol, WEO’ya ilişkin değerlendirmesinde, Rusya’nın Ukrayna’da başlattığı savaşın enerji piyasaları ve politikalarını sadece bugün için değil gelecek 10 yıllar için de değiştirdiğini belirterek, “Bugünkü politikalarla bile enerji dünyası gözlerimizin önünde dramatik bir değişimden geçiyor. Dünyanın dört bir yanındaki hükümetlerin bu değişime verdiği tepkileri, süreci daha temiz, uygun fiyatlı ve güvenli bir enerji sistemine doğru tarihi ve kesin bir dönüm noktası haline getirmeyi vadediyor.” ifadelerini kullandı.
Rekabetçi ve uygun fiyatlı temiz enerji teknolojileri lehine olan argümanların maliyet açısından artık daha güçlü olduğunu vurgulayan Birol, şunları kaydetti:
“Bugün ekonomi, iklim ve güvenlik öncelikleri birlikte ele alınıyor ve bu, insanlık ve gezegenimiz için daha iyi bir sonuca doğru ilerlenmesi demek. Özellikle enerji ve iklim konusundaki jeopolitik kırılmaların daha da görünür hale geldiği bir dönemde herkesi bu sürece dahil etmek elzem. Bu da daha geniş kitlelerin yeni enerji ekonomisinde pay sahibi olmasını sağlamak için çabaların iki katına çıkarılması anlamına geliyor. Daha güvenli ve sürdürülebilir bir enerji sistemine giden yolculuk pürüzsüz bir yolculuk olmayabilir ancak bugün yaşanan kriz neden ilerlememiz gerektiğini çok net bir şekilde ortaya koyuyor.”