Uzmanlar, Afrika kıtasının sunduğu potansiyelin yalnızca ticaretle sınırlı olmadığını vurgulayarak, Türkiye ile Afrika ülkeleri arasında gelişen ilişkilerin ekonomik, stratejik ve diplomatik alanlarda yeni bir ortaklık modeli oluşturduğu görüşünde.
Türkiye ile Afrika kıtasının ilişkilerini AA muhabirine değerlendiren uzmanlar, kıtanın genç nüfusu, zengin doğal kaynakları ve hızla büyüyen ekonomisiyle Türkiye açısından önemli fırsatlar sunduğunu ifade etti.
Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Türkiye-Nijerya İş Konseyinin Karşı Kanat Başkanı Dele Kelvin Oye, Türkiye ile Afrika kıtası arasındaki ticari ilişkilerin sömürge geçmişinden uzak ve dostane temellere dayandığını belirterek, iki taraf için de önemli fırsatlar bulunduğunu söyledi.

Oye, Afrika ile Türkiye arasındaki ilişkilerin tamamen dostluk temelinde ilerlediğini dile getirerek, şöyle konuştu:
“Afrika artık tek taraflı ticaret anlaşmalarının değil, karşılıklı kazanımın kıtası. İki taraf arasında bir sömürge geçmişi yok. Bu da ilişkileri daha samimi ve karşılıklı kazanca dayalı hale getiriyor. Hem hükümetler hem de özel sektör düzeyinde önemli fırsatlar söz konusu.”
Türkiye’nin Afrika’da, özellikle de Nijerya’da birçok sektörde aktif olduğunu belirten Oye, resmi verilere göre iki ülke arasındaki ticaret hacminin 5 milyar dolar civarında göründüğünü ancak dolaylı ticaretin 10 milyar doların üzerinde olduğunu söyledi.
Oye, Afrika’da öncelikli yatırım alanlarının tarım ürünlerinin işlenmesi ve maden kaynaklarının değerlendirilmesi olduğunu vurguladı.
Nijerya’nın yıllık kumaş ithalatının 4 milyar doları aştığını belirten Oye, tekstil sektörünün Türk yatırımcılar açısından önemli fırsatlar sunduğunu ifade etti. Oye, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Bu alanlar Türk yatırımcılar için büyük potansiyel taşıyor. Nijerya’nın Lekki kentindeki Dangote Petrol Rafinerisi yılda yaklaşık 900 bin ton propilen üretebiliyor. Bu üretim, tekstil sektörünün ihtiyaç duyduğu ham maddenin yerel olarak karşılanmasını sağlıyor ve Türkiye bu noktada önemli bir rol üstlenebilir.”
Kültürel dinamiklerin de Türkiye açısından yeni fırsatlar sunduğunu dile getiren Oye, Afrobeat müziği ve Nollywood sineması etkisiyle Afrika desenlerinin dünya genelinde yeniden popüler hale geldiğini vurgulayarak, Türkiye’nin de bu küresel eğilimden pay alması gerektiğinin altını çizdi.
Oye, Çin’in 53 Afrika ülkesiyle gümrüksüz ticaret yaptığını hatırlatarak, Türk şirketlerini Nijerya’ya gelmeye ve bu fırsatları değerlendirmeye davet ederek, “Her zorluk bir fırsattır. Kıtada her konuda eksik var. Bu nedenle çözüm üreten herkes kazanç sağlayabilir. Türk firmaları bazı üretim tesislerini Afrika’ya taşıyarak hem maliyet avantajı elde edebilir hem de Afrika Kıtasal Serbest Ticaret Bölgesi’nin sunduğu gümrüksüz ticaret imkanlarından yararlanabilir.” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin Afrika’daki diplomatik ve ekonomik açılımı
Milli Savunma Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Murat Yiğit, Türkiye’nin son çeyrek yüzyılda Afrika’da siyasi, ekonomik ve güvenlik boyutlarında güçlü bir varlık gösterdiğini belirterek, Türkiye’nin artık yalnızca ticaret yapan değil, aynı zamanda güvenlik sağlayan ve arabuluculuk yürüten bir aktör haline geldiğini söyledi.

Yiğit, Türkiye’nin Afrika’daki yaklaşımını “çok boyutlu” olarak tanımlayarak, şunları kaydetti:
“Rusya ve Çin gibi ülkeler kıtada yeni aktörler olarak görülse de Türkiye’nin farkı, insani yardımlarla başlayan, kültürel, ekonomik ve güvenlik alanlarını kapsayan kapsamlı bir politika yürütmesidir. Dolayısıyla savunma, enerji ve diplomasi alanlarında Türkiye ile Afrika ülkeleri birbirini tamamlayan iki aktör konumundadır.”
Türkiye’nin Afrika kıtasındaki kalıcılığı için mevcut çok boyutlu politikasını derinleştirmesi gerektiğini vurgulayan Yiğit, “Afrika’da çok fazla fırsat var. Bu fırsatların değerlendirilebilmesi için hem iş dünyasının bölgeyi doğru tanıması hem de diplomatik süreçlerle Türk yatırımlarının korunması gerekiyor.” diye konuştu.
Yiğit, Somali örneğini hatırlatarak, Türkiye’nin Şubat 2024’te bu ülkeyle imzaladığı savunma işbirliği anlaşmasının, Ankara’nın güvenlik sağlayıcı rolünü pekiştirdiğini söyledi.
Afrika’da enerji ve savunma sanayisi gibi stratejik sektörlerde Türk firmalarının giderek daha görünür hale geldiğini dile getiren Yiğit, “Ancak mevcut düzey yeterli değil. Afrika’yı doğru tanıtmak, iş dünyasını teşvik etmek ve yatırımların güvenliğini sağlamak zorundayız.” ifadelerini kullandı
Türkiye’nin Afrika politikasının “çok aktörlü” bir yapıya sahip olduğunu vurgulayan Yiğit, bu kapsamda Dışişleri, Ticaret ve Millî Savunma bakanlıklarının yanı sıra Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA), Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı (YTB), Yunus Emre Enstitüsü (YEE) ve Türk Hava Yollarının (THY) da önemli roller üstlendiğini kaydetti.
İkili ticari ilişkilerde derinleşme ve fırsatlar
Orta Doğu Çalışmaları Merkezi (ORSAM) Kuzey ve Doğu Afrika Çalışmaları Koordinatörü Dr. Kaan Devecioğlu, Türkiye ile Afrika arasındaki ekonomik ilişkilerin son 15 yılda önemli ölçüde derinleştiğini belirterek, ikili ticaret hacminin 40 milyar dolara yükseldiğini, bu rakamın kısa vadede 100 milyar dolar seviyesine ulaşabileceğini söyledi.
Devecioğlu, ikili ekonomik ilişkilerin enerji, inşaat ve savunma sanayisi gibi çeşitli alt sektörlerde geliştiğini ifade ederek, “Bu çerçevelerin her biri ilişkilerin derinleşmesine katkı sağlıyor.” dedi.
Savunma sanayisinin, bu derinleşmenin en somut örneklerinden biri olduğunu vurgulayan Devecioğlu, “Türkiye bu alanda arz sağlayıcı konumda. Afrika ülkelerinin de artan talepleriyle birlikte karşılıklı ekonomik bağımlılığı güçlendirecek projelere odaklanılabilir.” yorumunda bulundu.
Devecioğlu, Afrika ülkelerinin doğal kaynak potansiyeliyle Türkiye’nin üretim kapasitesinin birleştirilmesinin hem kıta ekonomilerine hem de Türkiye ile Afrika kıtası ilişkilerine olumlu katkı sağlayacağını belirterek, “Bu tür ortak üretim veya satış modelleri hem maliyetleri düşürür hem de ticari bağı güçlendirir.” değerlendirmesinde bulundu.
İlişkilerin geleceğine dair öngörülerini paylaşan Devecioğlu, yıl sonu için 50 milyar dolarlık ticaret hedefinin bulunduğunu, kısa vadede ise 100 milyar dolar seviyesine ulaşmanın mümkün olduğunu ifade etti.
Afrika’nın genç nüfusuna da dikkati çeken Devecioğlu, “Birleşmiş Milletler projeksiyonlarına göre 2050’de dünyadaki her dört kişiden biri Afrikalı olacak. Bu, ikili ilişkilerde mutlaka dikkate alınması gereken stratejik bir veridir.” dedi.